cayicen135

Bizim için çayın da futbolun da demlisi makbuldür

george best

daha önce yazdığım nostaljik futbolcu yazılarında daha çok nispeten arkada kalmış kıymetli adamlara yer vermeye çalıştım hep. ama koca macır güntaç'ımdan gelen isteği kırmak olmazdı. kardeşim george best yazısı istemiş, buyrun size george best yazısı.

yazmaya dair geçmişim çok olmadığından da olabilir ama bence en zor şey george best yazısı yazmak şu dünyada. adamın meşhur sözlerini ve onun hakkında söylenmiş meşhur sözleri alt alta yazsan zaten hatrı sayılır uzunlukta bir makale çıkar. kaldı ki neden bilmiyorum ünlü yabancı futbolcuları anarken hep türkiye'deki muadillerini düşünerek anarız. hierro türkiye'nin bülent korkmaz'ıdır bizim için, zidane desen fenerbahçeli oğuz'un fransızıdır hep. george best için bunu kurgulamak zor. türkiye'nin sergen'i midir george best? lefter'i midir? tanju'su mudur? ben kafamda bir türlü onun karşılığı olan bir türk futbolcu bulamadım. lefter'in topçuluğunu koy, üstüne sergen'in takılmacılığını ekle, bir de tarık akan'ın yakışıklılığını koy üstüne. al işte best budur.

hayatımda hiç bir zaman amiyane tabiriyle bir "futbol dilencisi" olmadım. benim için futbol, hatta tüm sporlar taraftarı olduğum takımın/kişinin galibiyeti ile anlam bulur. bir fenerbahçe taraftarı olarak old trafford'ta fena olmayan bir oyuna rağmen 6-2 yenilmemizden çok daha kıymetlidir benim için 90 dakika bir varlık gösteremeden johnson'un frikiği ile kazandığımız galatasaray maçı. ya da o 7. maça uzayan chicago-utah serilerini utah kazansa tekrar tekrar izlemezdim muhtemelen. buna rağmen bana taraf olmadan da futboldan zevk alınabileceğini gösteren birkaç adamdan biri oldu best. kendisini canlı izleyemesem de çocukluğumda trt'de gösterilen best görüntüleri onunla ilk tanışmam oldu. ardından yaşça büyüklerden duyduğum best hikayeleri merakımı daha da artırdı. internetin, ardından da youtube'un hayatıma girişi best efsanesinin futbol sanatını icra edişini görmem açışından kilometre taşı oldu ve herşeyi ile onu tanımış oldum.

1946 belfast doğumlu olan best'in hikayesi 15 yaşında manchester united'a transfer olmasıyla başlar. belfast'ta futbolcu arayan manchester united'ın yetenek avcısı bob bishop dönemin manchester united menajeri matt busby'e bir telgraf çeker: "sanırım bir dahi buldum!" iki ayağını da müthiş kullanabilen, süratli bir oyuncudur bu bahsedilen dahi. manchester united'da 7 numara furyasını başlatan adamdır aynı zamanda best. ondan sonraki united'ın efsane 7 numarası cantona ölümünün ardından şu açıklamayı yapmıştır: "cennetteki ilk antrenmanında sağ açığa geçip, sol bekteki tanrı'nın başını döndürmüştür. bana takımında bir yer ayırtmasını çok isterim. best'in takımında tabii, tanrı'nınkinde değil." dünyada tanınmasını sağlayan maç ise dönemin devi benfica ile oynanan ve 5-1 kazanılan maç oldu. benfica savunmasını doğduğuna pişman etti best. manchester united'a onca başarı kazandırmasına rağmen alkol ve kadınlara olan düşkünlüğünden dolayı 27 yaşında kulüpten kovuldu. yine de bildiğini yapmaya devam etti.

ahmet çiğdem'in radikaldeki bir yazısında dediği gibi "george best, hayranlarınca yüceltilip batırılan, kendi imgesiyle baş etmekte zorlanan 'modern' futbol yıldızlarının ilk örneğiydi. best, inatla bildiği gibi yaşadı ve bunun bedelini de ödedi". best futbol dünyasının ilk yıldızıdır. best'i diğer futbol yıldızlarından ayıran bence en önemli özellik ise, onun gibi başarılı, yakışıklı adamlar özellikle hemcinsleri tarafından kıskanılırken, best herkes tarafından sevilen bir ikondu. best her erkeğin olmak istediği adamdı. ingiltere alt kültürünün en önemli öncüsüydü.

kadınlara ve alkole olan düşkünlüğünden "1969'da kadınları ve alkolü hayatımdan çıkardım, ömrümün en kötü 20 dakikasıydı." diyerek hiç bir zaman utanmayan, "en çok neleri özledin?/what did you miss a lot?" sorusuna "miss canada, miss united kingdom..." cevabını veren, "7 tane miss world ile yattığımı iddia edenler yanılıyor. 3 tanesiyle yattım diğer dördünü geri çevirdim." diyen, kendisini dünyaya tanıtan 5-1'lik benfica maçında kaleciyi çalımladıktan sonra topu kale çizgisinde tutup eğilip kafayla gol atmak istediğini ama sonra vazgeçtiğini söyleyen kalender bir adamdı best.

"akşam yediğim hurmalar, gece kıçımı tırmalar" misali bu hareketli yaşamın da götürüleri oldu elbette ondan. defalarca karaciğer nakli geçirdi. o yine içmeye devam etti. alkollü araba kullanırken yakalandı, hapis yattı, hatta noeli hapishanede geçirdi, çıktığı canlı yayınlarda alkolün etkisiyle daha sonra özür dileyeceği hareketler yaptı. ama ne yaparsa yapsın sevildi.

ömrünün son günlerinde bile londra'da küçük bir pubda içerken görüldü. diyorum ya kalender adamdı best. hayatını istanbul'da geçirse kuruçeşme'deki mekanlarda vodka-redbull değil beylerbeyi'nde mustafa keser'in mekanında rakı içerdi.

karaciğer nakli sırasında kaptığı enfeksiyon durumunu kötüleştirdi. uzun süre hastanede ölümle savaştı ve en sonunda 2005'te hayata gözlerini yumdu. o zaman herkes farkına vardı yaşananların bir film değil de gerçek olduğunun. hollywood yapımı filmlerde böyle oyuncular alkolü bırakır ve ömrünün geri kalanını torunlarını severek, alkol karşıtı projelerde boy göstererek geçirirdi. ama george best hayatın ta kendisiydi. cenazesi müthiş bir kalabalıkla uğurlandı. irlandalısı, ingilizi, unitedlısı, citylisi herkes arkasından gözyaşı döktü. ölümünden kısa bir süre önce hastaneden gençlere mesaj yolladı. "benim gibi ölmeyin" dedi.

onu en güzel anlatan sözle bitirmek istedim bu yazıyı. bir irlanda deyişi:

"pele good, maradona better, george best"

nur içinde yatsın.

2 yorum:

japon dedi ki...

emeğe saygı hocam +rep
klavyene sağlık hocam

B. dedi ki...

seni doğan medyaya havale ediyorum. yorum yazıyorum bak o derece, kıymetini bil. yürü be koçum be yaparsın be

İzleyiciler