cayicen135

Bizim için çayın da futbolun da demlisi makbuldür

Önce bir bakınalım...

Sivasspor maçıyla sezonu kapadık diyebiliriz. Gelecek sezon için Mustafa Denizli’ye verilen mesajdan başlamak istiyorum. Malum dizeler “seneye korkak oynatma” diye son buldu. Defansın kudretiyle övünürken maç kazanamaz olduk. Son dört maçta üç beraberlik alan takımın şampiyon olması tabii ki hayal olur. Özellikle Kasımpaşa maçında başlayan defans hatalarının ardından defansın da çok güvenilecek bir durumu olmadığını gördük. Bireyselleştirirsek İbrahim Kaş’ın İspanya’dan neden geri geldiğini anladığımızı düşünüyorum. Sivok ile Ferrari sağlıklıyken sağlarında kimin oynayacağını veya önlerinde bu hafta hangi üçlünün oynayacağının bahsini kesin yapıyorlardır. Defansın durumu bu.

Bir 20 metre geriye, kaleye bakalım… Bir kaleci düşünün yetiştiği kulübünün taraftarlarından dayak yesin, dünya devi Barcelona’ya gitsin, orada tutunamasın…Yetiştiği kulübüne geri dönerek nefes almasının ardından ezeli rakibe bedelsiz olarak transfer olsun… Bu kaleci geçtiğimiz sezon iki kupa kazandı ve kariyerinin en iyi sezonlarından birine daha imza attı. Rüştü Reçber, adamlığını da bir kez daha göstererek bu yılı tamamladı…

Gelelim forvete… Özkaynak çocuğu Nihat, beklenenden çok uzak kaldı. Tribünler ondan her maç iki gol atmasını, üç asist yapmasını beklemiyordu. Ama kıvılcımı bile oluşturamadı Nihat… Holosko ise sezonun ikinci yarısında Dünya Kupası’na gidememe korkusuyla oynadı. Bu bir oyuncu için anlaşılabilir bir şey. Holosko kariyerinde kaç defa daha Dünya Kupası’nda sahada olma şansını bulabilir? Kafa sahada, önündeki topta olmayınca yapamıyorsun işte... Bobo, tek başına oynamanın dezavantajında bana göre gayet başarılı bir sezon geçirmiştir. Tek forvet oynayabilecek yetenekleri kısıtlı olmasına rağmen Brezilyalı İnönü’de parlayan isimlerdendi. Nobre’den bahsetmeyeceğim. Çünkü konuşursam kazandığı paradan girerim, ayıp olur…

Ve orta saha…Fink, Ernst, Uğur, İbrahim Toraman, Tabata, Yusuf, Tello, Serdar, Ekrem… Şöyle bir baktığımızda fena değil gibi. Ama içine girdiğimiz de tam bir kördüğüm. Kondisyoner Stefano Marrone’nin takımdan ayrılmasıyla sakatlıkların artması benim kafamı hep kurcalayacak. Bir de Delgado var, Tabatazade… Ayrıca seçim kurbanı olmuştur. Özellikle Ernst’in sergilediği üstün Alman teknolojisi bu yılda bizimleydi. Yandaşı Fink ise bana göre kalacak kadar oynamıştır. Arka arkaya iki maç aynı üçlüyle sahaya çıkamadı Beşiktaş. İstikrarsızlığın önemli sebeplerinden biri olarak görüyorum bunu.

Devam edeceğim...

Yeniden....


Bu sabah aldığım karar ile ara verdiğimiz sayfamızı tekrar hayata geçirmeye çalışıcam. Umarım bu yola birlikte başladığımız ve şu an askerlik görevini yapan kerem'in yokluğunda bunu başarabilirim. yürü ya kulum o zaman...

İzleyiciler